16 Temmuz 2008 Çarşamba

Müzikal Anadolu Tarihi

Müzikal Anadolu Tarihi :

Dünya ve değişik iklimlerin müziğine ilgi duyuyorsanız, mutlaka tanışmanız gereken müzik coğrafyalarından birini "Anadolu"nun oluşturduğunu söylememiz mümkündür. "Küçük Asya" olarak da adlandırılan Anadolu, yeryüzünde, insanoğlunun yarattığı sayısız kültürlerin arasında, bütün ihtişamı ve göz kamaştırıcılığıyla sizi de davet etmektedir "ses evreni"ne...Anadolu, Akdeniz havzasının doğusunda, dünyanın en görkemli uygarlıklarına sahne olmuş bir yarımadadır. Anadolu'nun sahip olduğu insanlık mirasının en önemli unsurlarından biri, yüzyılların birikimiyle oluşmuş, "halk müziği"dir. Bu müzik, dünyanın farklı etnik müzik türlerine benzer nitelikler taşısa da çalgıları, kullandığı ses sistemi, makamları, ölçü ve ritimleri, türleri, formları, icra özellikleri ve repertuarıyla, olağanüstü renklilikler taşır.

Eldeki verilere göre, Anadolu müziğinin kökleri, tarih öncesi çağlara dek uzanmaktadır. Yapılan arkeolojik çalışmalar da göstermektedir ki, bugün Anadolu müziğinde icra edilen halk çalgılarının büyük bir bölümü, antik dönemlerden bu yana, Anadolu insanıyla adeta bütünleşmiştir. "Ses-söz-saz" birbirinden hiç ayrılmadığı gibi, çoğu kez bunlara, "dans" da eşlik etmiştir Anadolu müziğinde, bir sekizlide kullanılan ses sayısı 18'dir. Dolayısıyla bu müzikte mikrotonal olarak adlandırılan, yarım ses aralığından daha küçük ses aralıkları yer almaktadır. Bunlar ezgilerin oluşumunda, bağlı oldukları makamsal yapıya uygun olarak, karakteristik şekillerde kullanılırlar. Günümüze dek, Anadolu kökenli uygarlıkların adlarıyla anılan "mod"lar (frigyen, lidyen, iyoniyen gibi), makamsal müziklerin kökeni olması bakımından Anadolu'yu işaret etmektedir. Makamsal köklere sıkı bağlılık gösteren Anadolu müziğinde, antik dönemlerin modlarına benzeyen yapılar yanında, özel ses yapıları vardır. ..

Anadolu müziği, metrik bakımdan da son derece zengin bileşimlere sahiptir. Bilinen 2-3-4-6-9-12 zamanlı ölçüler ve bunların senkoplu örneklerinin yanısıra; "aksak" olarak adlandırılan, 5-7-8-9-10-11-13-15 zamanlı ritmik yapılar, Anadolu müziği içinde bolca kullanılagelmiştir. Anadolu çalgıları; vurmalı, üflemeli ve telli çalgılar olarak karşımıza çıkar. Davul, zurna, kaval, kemençe, vb. gibi çalgılar, Anadolu'nun karakteristik halk çalgılarıdır. Anadolu'nun şüphesiz en yaygın olan ve en çok sevilen çalgısı, "saz" olarak adlandırılan ve geniş bir aile oluşturan, uzun saplı "halk lut"larıdır. Bu çalgıların günümüzdeki yaygın adı "bağlama"dır. Anadolu müziğinde karateristik özelliklerden bir diğerini de, "tavır" dediğimiz farklı, yerel ve bölgesel icra (performans) oluşturur. Kültürel ve etnik çeşitliliğin tipik yansımaları olarak değerlendirilen bu özellikler, Anadolu müziğinin heterojen yanını ortaya koyar. Zeybek, semah, halay, bar, horon, vb. gibi türler aynı zamanda birer halk dansıdır. ..Anadolu müziğinin sözlü ürünleri, "türkü" genel adı altında toplanırlar. Türküler, "kırık hava" denilen ve belirli ölçü sayılarıyla ifade edilebilen müziklerdir. Ancak bir de "uzunhava" denilen tür vardır ki, bunlar Anadolu müziğinin hüznünü yansıtırlar. Bir tür "porlando" söyleme tarzına sahip olan uzunhavalar, belirli melodik kalıplara bağlı olmaları yönüyle, improvizasyonlardan ayrılırlar. Anadolu müziği'nde, kullanılan çalgıların icralarından kaynaklanan, kuralsız çokseslilik örneklerine rastlanır. Bu çokseslilik örnekleri, başlıca; "dem tutma", "paralel aralık", "gerilme-çözülme" ilişkileri olarak karşımıza çıkmaktadır

1. DEM TUTMA ..
Dem tutma, özü bakımından, ezgiye sürekli olarak bir "pedal sesi" eşliği sağlar. Çalınan ezginin makamsal özelliklerine bağlı olarak, "karar sesi" dediğimiz makamın temel sesi üzerinde yapılan dem tutma, en yaygın eşliği oluşturur. Ancak, uygulamada, çalgının özelliklerine göre, farklı aralıklarla da ezgiye dem tutulabilmektedir. ..Dem tutmanın karakteristik uygulamaları, bağlama ailesi çalgılarda, ezgiyi çalan tele, diğer tellerin eşliği ile sağlanır. Çalınan ezginin makamına bağlı olarak, üç tel sırasından biri, mutlaka, makamın karar sesine göre akortlanır. Örneğin, Orta Anadolu türkü ve özellikle de uzunhavalarının solo olarak çalınmasında, tanbura üzerindeki orta tel sırası, ezginin çalınacağı alt tel sırasının boşta verdiği sesin bir oktav altına akortlanır. Bu düzene "abdal düzeni" denilmektedir. Benzer olarak, sözgelimi orta telde "fa#-kararlı" bir ezgi çalınacağı zaman, üst tel sırası, bu sese göre akortlanarak, "misket" yada "karanfil düzeni" denilen düzen elde edilmektedir. Bu uygulamalar, "müstezad düzeni", "zeybek düzeni", "bağlama düzeni" vb., "geleneksel düzenler" dediğimiz zengin akort türlerinin gelişmesini sağlamıştır. Solo uygulamalara ek olarak, birden çok bağlamanın çalındığı durumlarda, yine en yaygın eşlik tarzının, ölçülü yada ölçüsüz ritmik figürlerle, ezgiye dem tutmak olduğunu söyleyebiliriz.Benzer özellikler, tar, kemane gibi diğer telli yada yaylı çalgılarda da görülebilmektedir. Dem tutma, üflemeli çalgılarda da karakteristik bir eşlik türüdür. Sözgelimi, iki zurnanın tipik performansı, birinin ezgiyi çalmasına, diğerinin dem tutarak eşlik etttiği durumdur. Çifte, tulum gibi çift borulu üflemelilerde de, borulardan biri, yalnızca dem vermeye yaramaktadır. Sözgelimi, iki zurnanın tipik performansı, birinin ezgiyi çalmasına, diğerinin dem tutarak eşlik etttiği durumdur. Çifte, tulum gibi çift borulu üflemelilerde de, borulardan biri, yalnızca dem vermeye yaramaktadır.

2. PARALEL ARALIKLAR ..
Paralel aralıklar, ezgiye, belirli bir ses aralığını koruyarak, blok eşlik sağlayan bir tekniktir. Çoğunlukla, birli, dörtlü, beşli ve sekizli aralıkları ile gerçekleştirilirler. a.Birli Aralığı : Birli aralığı ile paralel eşlik, aslında "ünison" eşlik durumudur. Bir vokale, herhangi bir eşlik çalgısıyla birebir eşlik etme, yada, benzer olarak, aynı anda birden çok enstrümanın aynı ezgiyi seslendirmesi durumu, bu kategoride değerlendirebilir. Ünison çalma dediğimiz durum sözkonusu olmaktadır. b.Dörtlü Aralığı : Paralel eşliğin, tipik aralıklarındandır. En karakteristik örneğini, ..Karadeniz kemençesi oluşturur. Kemençe, üç telli, uzun, ince ve dar gövdeli bir yaylı çalgıdır. Ezgi çalmaya yarayan sap kısmı son derece kısadır. Neredeyse avuç içi büyüklüğündeki bu alanda, genelde ses sahası dar ezgiler seslendirilebilmektedir. Teller, dörtlü aralıklarla akort edilir. Bir ezgi çalınırken, yayın aynı anda iki tele sürtülmesi ve bu sırada, iki tele aynı anda basmak nedeniyle, ezgi, paralel dörtlülerden oluşan ikisesli bir yapı kazanır. Bu eşlik tarzı, özellikle Karadeniz türkü ve oyun havalarında görülür. Dörtlü aralığının diğer önemli bir uygulaması, bağlama ailesinde görülür. Özellikle "bozuk düzeni" denilen akortta, üst ve orta teller dörtlü aralığına göre düzenlenmektedir ..Dolayısıyla, "boğma" denilen özel bir parmak tekniği sayesinde, iki telin aynı anda seslendirilmesi yoluyla, iki sesli bir ezgi elde etmek mümkün olmaktadır. ..Ayrıca, "kemençe düzeni" denilen bir başka geleneksel düzende de, alt tel sırasında bulunan çelik tellerden biri, boş telin alt dörtlüsüne akortlanarak, kemençedeki icra yansıtılmaya çalışılır. c. Beşli Aralığı : Tipik olarak, "bağlama düzeni"nde anlamını bulur. Bu düzende, alt ve orta teller, beşli aralığı ile akortlanmış olduklarından, iki tele aynı anda basma-vurma yoluyla, paralel beşli yürüyüşler elde edilmektedir. Zaman zaman "misket düzeni"nde de, aynı ilişki nedeniyle bu özellik görülmektedir. Ender olarak, kavalda, "horlatma" tekniği yoluyla, paralel beşliler duyurulabilmektedir. d. Sekizli Aralığı : En az "ünison" eşlik kadar yaygın olan tarzdır. Bağlama ailesinde, cura- tanbura-divan sazı üçlüsü, hep birer oktav aralıkla birbirlerinden ayrılırlar. Dolayısıyla aynı andaki icralarında, sürekli paralel oktav aralığı duyulur. Benzer durum, solo bağlama yada tanburada, tel sıralarından herbirine takılabilen "bam teli" için de geçerlidir. Çünkü bam telleri, çelik tellerin bir oktav altına akort edilirler. Kavaldaki "horlatma" tekniği de zaman zaman sekizli aralığının duyurulmasını sağlar. Ayrıca, mey, kaval ve zurna çalgılarında da, "cura" (küçük anlamında) boyları ile "kaba" (büyük anlamında) boylar arasında, oktav ilişkisi korunmaktadır.

3. GERİLME - ÇÖZÜLME YAPILARI ..Armoninin, temel konularından olan "gerilme-çözülme" yapıları, dizi derecelerine yüklenen fonksiyonların bir sonucudur. Aslında makamsal müziklerde de, "kadans" (bitiş) ifadesi, makam seslerinin, karar sesi ile kurduğu ilişki ile şekillenebilmektedir. Anadolu müziğinde, kararın üçüncü-altıncı aralıkları ile, ikinci-yedinci aralıkları arasında böyle bir "gerilme-çözülme" ilişkisi bulunmaktadır. En güçlü ifade, "III"ten "I"e ilişkisinde ortaya çıkmaktadır. Bu ilişkiyi tipik olarak gözlemleyebildiğimiz alan, özellikle "bağlama" ve "bozuk" düzenlerinde, "ozan-aşık" geleneğine bağlı icralardır.Karara gidişte üçüncü dereceye yapılan vurgu ve ayrıca karakteristik karar figürleri, bu "gerilme-çözülme" yapılarını tanımamıza olanak sağlamaktadır. Bu icranın tipik karar figürü, ezgisel olarak VI-VII-I şeklindeki ilerleyiştir. Bu dereceler, bozuk düzeninde, kararın altındaki seslerden çalınırken, bağlama düzeninde, kararın üstünden çalınmaktadır. Bu sırada, yedinci derecenin de boş tellerde tınlatılmasıyla, ilginç bir gerilme-çözülme ilişkisi sağlanmaktadır. Bağlama düzeninde "büyük yedili" aralığının "beşli"ye; bozuk düzeninde ise, "küçük ikili" aralığının "dörtlü"ye çözülmesi durumu, Anadolu müziği adına önemli verilerdir.

Hiç yorum yok:

Orkestra Notaları-Partisyonlar

 Bu bölümle birlikte özellikle Güzel Sanatlar Liselerinde görev yapan öğretmenlerin işine yarayacak orkestra düzenlemelerine yer vereceğim. ...